Belinden kavradığı kumral afeti götten bağırtıyor! Ormanın derinliklerinde, doğanın sesleri arasında duyulan bir çığlık, bir haykırış. Belki de tutkulu bir aşkın yansımasıydı bu ses, belki de yasak bir hazza olan özlem.
Kumral güzellik, kavradığı ellerle titriyor, bedenindeki ateşin etkisiyle inledikçe inliyordu. Her bir dokunuşunda yerinde duramıyor, içindeki arzuyu daha da derinleştiriyordu. Belinden tutkuyla kavrulan kumral afet, kendini teslim etmişti gözü kapalı bir şekilde zevkin o derin sularına.
Gözlerinden akan yaşlar, acının ve zevkin karışımıydı belki de. Ancak o an, sadece o an vardı; başka hiçbir şeyin önemi yoktu. Belinden kavradığı kumral afeti götten bağırtırken, zaman durmuş, her şey sonsuzluğa uzanmıştı.
İçindeki tutkunun sınırlarını zorlayan, ateşiyle her yanını yakıp kavuran bir aşk hikayesi… Arzunun en derinlerine yolculuk eden bedenler, birbirlerine dokundukça yanıp tutuşuyordu. Kumral afet, belinden kavrandıkça götten bağırtıyordu, aşkın en karanlık ve en ateşli halini yaşarken.